Çünkü bu şurup, sandığınız gibi tıbbî bir ilaç değildi. Piyasaya böyle sunulsa bile içeriğinde yetişkinler için bile dudak uçuklatan maddeler vardı!
Peki aileler, çocuklarına neden bu “ilacı” veriyorlardı?
Charlotte Winslow, yani şurubun sahibi bir hemşireydi.
Özellikle çok küçük, diş çıkarma döneminde olan bebeklerin kullandığı ve ‘rahatlık’ vaat eden ilaç, 1800’lerin sonunda hızlı bir pazar buldu.
Bunu içen bebekler, mayışıyor, sakinleşiyor ve âdeta kendilerinden geçiyordu. Bu kadar rağbet gören ‘yatıştırıcı’ şurubun içinde ne vardı peki?
İçeriğinde alkol ve afyonun birleşimini barındıran, özellikle morfin ve bazı kimyasallar vardı!
Bu bilgi, günümüzde olsa şok edici olabilirdi. Ama bu tür bileşenlerin o dönemde birçok ilaçta bulunması ve genel olarak insanların, afyonun uzun vadeli sağlık risklerinden veya bağımlılık yapıcı özelliklerinden habersiz olmaları da sık rastlanan bir şeydi.
Bayan Winslow’un Rahatlatıcı Şurubu’ndaki morfin seviyesinin dozajı, bebeklerin teker teker ölümüne sebep oldu. Yıllar öncesinde, ilaçların içeriği ne yazık ki bilinmiyordu. Doğal olarak bu şurubun içeriği de gizlenmişti.
Şurubu içen bebekler, derin bir uykuya daldı ve bir daha uyanamadı.
Aileler, çocuklarına verdikleri şeyin tıbbî bir ilaç olduğunu düşünse de içerisinde morfinden daha fazlası da vardı: Alkol.
Morfin, afyondan yapılan ve bağımlılık geliştiren bir ağrı kesiciydi. O dönemler morfini, patentli ilaçlara bile dahil etmişlerdi. Fakat bebekler için küçücük bir doz bile ölümcüldü.
Ne yazık ki o dönemin tıbbî bilgi ve denetimi, bu tür riskleri öngörmek ve engellemek için yeterli değildi.
Collier’s Dergisi’nin1905’te yayınladığı bir yazı, Amerikan halkının gözlerini, o dönemin şeffaf olmayan ilaç dünyasına çevirmişti. “Büyük Amerikan Dolandırıcılığı” başlıklı yazı, ilaçların afyon salgınına neden olduğunu anlatıyordu.
Bu ifşa, 1906’da kabul edilen Saf Gıda ve İlaç Yasası’nın oluşturulmasına yol açtı ve tıbbî standartları da belirlemiş oldu.
Yasanın onları durdurduğunu mu düşündünüz?
Tüm bunlara rağmen Bayan Winslow’un Yatıştırıcı Şurubu, morfini tariften çıkararak ticaretine devam etti. Tabii her şey böyle masum ilerlemedi. Kendisi artık her yerde “Bebek Katili” olarak anılıyordu.
1930’lara kadar ilaç, raflarda kalmaya devam etti. Renkli ve güzel reklamları, insanların gözlerini boyamak için yeterliydi. Reklamlarda gösterdikleri gülen, nefesi tazelenmiş, sakinleşmiş bebeklerin yerinde aslında ölen bebekler vardı.
Halkın bilinçlenmesi, tıbbî prosedürlerin yasal bir şekilde gerçekleşmesinin ne kadar önemli olduğunu da Bayan Winslow’un Yatıştırıcı Şurubu’ndan bir kez daha öğrenmiş olduk.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: